
HORLAMA ve UYKU APNESİ
Horlama her ne kadar çoğumuz için bir çeşit şaka, komik bir olay gibi algılansa da horlayanların yaşadığı zorlu geceler ve bu kişilerin karşı karşıya kalabileceği tehlikeler, durumun hiç de eğlenceli olmadığını göstermektedir.
Toplumda horlama sıklığı erişkinlerde %10-30 şeklindedir. Ülkemizde bu oranın % 26’larda olduğu söylenebilir. En az % 5 kişi ise horlamanın yanında gece apne adı verilen, 10 saniyeyi geçen uykuda soluksuz kalma dönemleri yaşamaktadır. Eğer bu soluk alamama evreleri gece uyku süresince belirli bir sayıyı aşarsa klinikte “Tıkayıcı Uyku Apne Sendromu” nun varlığından söz edilir.
Apneler yeterli uykunun alınamamasına, derin uyku evresine geçişin zorlanmasına neden olur. Böyle bir gece uykusunu izleyen ertesi gün kişi yorgun, halsiz, isteksiz olabilir, baş ağrısı hissedebilir, gün içinde aşırı uykunun gelmesi ile uygunsuz ortamlarda kısa süreli de olsa uykuya dalabilir. En önemlisi de direksiyon başında uykuya dalma durumudur. Trafik kazalarına neden olabilir. Tıkayıcı Uyku Apne Sendromu olan hastaların trafik kazasına neden olması, normal kişilere göre 2-3 kez fazladır. Bu nedenle sürücü ehliyeti bulunanların ve özellikle uzun yol sürücülerinin bu açıdan gözden geçirilmeleri gerekmektedir.
Ayrıca apnelerin uzun zaman devam etmesi de hipertansiyon, kalp yetmezliği, kalp krizi, felç gibi hastalıklara yol açabilir.
Uyku apnesi olanlar konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık, işlerinde başarısızlık, sinirlilik yaşayabilir. Hastalar apnelerinin farkında olmazlar. Mutlaka eşlerin bu konuda bilgi vermesi gereklidir. Apneler hastada gece idrara çıkma isteği, huzursuz uyuma, baş ve boyun bölgesinde terlemelere yol açar. Sabah ağız kuruluğu da hastanın dikkatini çekebilir.
Uykuda solunum sırasında solunum kaslarının yeterince gevşeyememesi bu duruma neden olur. Aşırı kilo, boğaz, ağız, çene yapısı solunumu zorlaştırabilir. Bu nedenle şiddetli ve sürekli horlaması olanların uyku bozuklukları merkezlerine başvurup, gerekli testlerden geçmeleri gerekmektedir.
Gece uyunan uyku, gündüz uyanıklık sürecindeki bedensel ve zihinsel aktiviteden önemli ölçüde sorumludur. Sağlıklı ve yeterli uyumak herkesin hakkıdır ve bunun hatırlatılması amacıyla her yıl “Dünya Uyku Günü” kutlanmaya başlanmıştır.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Uyku Merkezi
Merkez 2001 yılında ESOGÜTF Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz ERDİNÇ tarafından açılmıştır. Dr. Erdinç o tarihten itibaren merkezin sorumluluğunu üstlenmiştir. Merkez 3 hasta odası ve bir izlem bölgesinden oluşmaktadır. Üç odanın ikisinde uyku, birinde video-EEG monitorizasyon çekimi yapılmaktadır.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi (ESOGÜTF) Hastanesi Uyku Bozuklukları Merkezi’ni Türk Uyku Tıbbı Derneği (TUTDER) ve Avrupa Uyku Araştırma Derneği 18.03.2008 tarihi itibariyle akredite etmiştir.